Yazarak nasıl iyileşilir? Ahmet Alp HAN

Yazarak nasıl iyileşilir?



Kriz ve kaosun hakim olduğu bir dönemde yaşıyoruz. Pandemi yakamızı bir türlü bırakmıyor. Musibet bizleri yalnızlaştırırken sevdiklerimizi birer birer aramızdan alıyor. Pandemiye paralel olarak ekonomik kriz birikimlerimizi hızla tüketiyor. Bunlar yetmiyormuş gibi depremler ve doğal felaketler sığındığımız son kalelerimiz olan evlerimizi tehdit ediyor. 

Bütün bu olumsuzluklara karşı Yazar ve akademisyen Ahmet Alp HAN, travmalarla kuşatılan hayatlarımızı onarmak için Kuran dan ayetler yazmayı öneriyor.

Ahmet Alp HAN'ın kaleme aldığı makale, yazarak travmadan ve hastalıklardan nasıl kurtulabileceğini adım adım anlatıyor. 


“Travmatik olaylar bizi kaos ve belirsizliğe sürükler. Çoğu zaman, başa çıkma mekanizması olarak, dünyayı dışarıda bırakır ve kendi içimize kapanırız. Aşırı durumlarda, topluluk ve insan temasından korkar hale geliriz. (…) Travma, travma sonrası stres bozukluğuna (TSSB) yol açarken kendini anksiyete, depresyon, öfke, bitkinlik veya oradan oraya savrulan duygular olarak gösterir. Travma ile uğraşan insanlar için yazmak, özellikle hayat hakkında yazılanlar tedavi edici olabilir. Profesyonel psikolojik destek aramanın yanı sıra, iyileşmenin bir yolu olarak yazmayı da öneriyorum.”


Yazmak içinizi temizler


Beş yıllık evliliği boyunca eşinden şiddet gördüğünü ve ayrılmasına rağmen travma sonrası stres bozukluğunun 9 yıl sürdüğünü anlatan Hatice Bir..., tedaviyi yazmakta bulduğunu anlatıyor:


“Beni ayakta tutan şey yazmak… Yazı yazmak, (…) iyileşmeme yardımcı oldu. Duyguları dışa vuran yazılar kaleme almak genellikle akıl sağlığını iyileştirmek için bir terapi olarak önerilir. Partnerimden ayrıldıktan hemen sonra başlangıçta pek çok şey yaptım: Karşılaştığım farklı istismar biçimleri karşısında bile yazdım ve ayrıca korkularım, belirsizliklerim ve travmalarımın yanı sıra bekar bir anne olmanın gündelik zorlukları içerisinde yazdım. Bu yazıların kaligrafik bir güzelliği yoktu hatta Arapça dilbilgisi kurallarına uygun değildiler. Duygulardan bunaldığınızda ve bunlardan dolayı felç olduğunuzda da denemenizi öneririm. İçinizi temizler.”


Kur'an ayetlerini yazmak, bu “yansıma yığınıyla” başa çıkması için kendine bir mola vermek ve birisinin yaşamına belli bir mesafeden bakmaktır.

Allah dostları da bunu tavsiye eder. Yazmaya teşvik edip kişiyi derin yalnızlıktan Allah cc ile beraber olmaya yönlendirirler. 

Bu zatlar arasında Bediüzzaman Said Nursi, Süleyman Hilmi Tunahan, Mahmut Hoca ve yüzlerce vefat etmiş gitmiş ama talebelerinin hala yazdığı mübarek insanlar var. Bu cemaatler hala yazarak ve yazdırarak tedavi olurlar. Kimileri kitaplarını yazarlar kimileri ise matbaalara rağmen elle Kur'an-ı Kerim yazarlar.

Yazarak tedavinin ilk basamağı kişi Arapça yazmayı bilmiyorsa hocasının onun yerine yazması vardır. Ama bilenler mutlaka kendileri yazmalıdırlar.


Bakın müfessirler bu konuda ne diyorlar:

Hak Dini Kur'an Dili (E. Hamdi Yazır): "Dünya türlü türlü hastalıklar, bela ve mihnet dolu bir hastaneye, Peygamber (s.a.v.) bir tabibe, Kur'an da devai Şâfiye ve gıdai Vâfi'ye teşbih edilmiş oluyor. Bundan başka tababetin aciz kaldığı nice cismani hastalıklara karşı da şifa olduğu ehlinin meşhududur."


       Kur'an-ı Hâkim ve Meal-i Kerim (H.Basri Çantay): “Dinini doğrultmakta, ruhlarını güzelleştirmekte bir deva ve şifa gibidir. Hem ruhi hastalıklar, hem de cismani hastalıklar için şifadır. Ruhani hastalıklar ikidir: 1) Batıl itikatlar, 2) Kötü huylar. Bunları ayıklar, temizler düzeltir.


       Kur'an ile teberrük, cismani hastalıkların da çoğunu izole eder. ‘Kim Kur'an ile istişfa (yani ona tevessülen şifa talebi) etmezse, Allah ona şifa vermesin’ (Hadis) Razi.”


       Ö. Nasuhi Bilmen: "Batıl itikatlardan, kötü huylardan korur, temizler. Kur'an ile teberrükte bulunmak (Fatiha gibi) tilavet etmek de cismani hastalıklara şifa vermesidir. Tüm insanlığa doğru yolu göstermiş, zararları bildirip yasaklamış, faydalı şeyleri de emretmiş, dünya ve ahirette saadet yollarını göstermiş.



 

        Said Nursi: "Kur'an kuluba (kalplere) kuvvet ve gıda, akıllara rızk ve zenginlik, ruha su ve ışıktır; nefislere de deva ve şifadır" (Zülfikar, 25. Söz, 13).


       Kur'an-ı Kerim Şifa Tefsiri (Mahmut Toptaş): "Bedeni, ruhi, ahlaki, toplumsal hastalıklarımızın şifasıdır, Kur'an. Bize, kapı çalmanın adabından, devlet yönetmenin kurallarına kadar her şeyi öğretir Kur'an. 114 sure; eczanelerdeki ilaçların konduğu raflar gibidir. Altı bin küsur ayet-i kerime o raflardaki ilaçlar gibidir. Bir mümin hangi ayetin hangi surede olduğunu ve hangi dertlere deva olduğunu bilmeli. Veya bilenlere müracaat etmeli.


       Bedeni hastalıklarımıza tabiattaki şeylerden yararlanılarak ilaçlar bulunduğu gibi; ruhi, ahlaki, toplumsal hastalıklarımıza da Kur'an ayetlerinden şifa bulunur. Bu Kur'an bizim için bir rahmettir. Gökten yağan rahmet, yerleri yeşerttiği gibi, gönlümüze inen Kur'an ayetleri de amel çiçeklerini bitirir ve rahmetiyle bizi cehennemden korur."


       Kur'an Yolu: “Kur'an; iman, amel ve ahlaka ilişkin manevi hastalıkları iyileştirir; müminleri bunlardan korur.”


Allahu Teala Şafi, Kur'an müminlere, bal insanlara şifadır. Vahiy de bal da rahmettir, tatlıdır. Bize acı geliyorsa hastayız demektir (manevi veya cismani). Kur'an ayetleri de tabiat ayetleri de (doktorlar, ilaçlar, bitkiler vb.) şifaya vesiledirler. 

"Cümle işler Halik'indir; kul eliyle işlenir." 

Tüm isim ve sıfatlarında, hükümlerinde, fiillerinde, sözlerinde eşsiz, benzersiz Rabbülalemin, Şafi isminde de öyledir. "La Şafie illallah", "La kuvvete illa billah", "La faile illallah". Tevhidimiz kapsamında... 

"Kün" emriyle/sözüyle (Yasin/son, Mülk/1) her şeyi yaratan Allah-u Teala dünyada her şeyi sebeplere bağlamış; sebepler âlemindeyiz. 

Hastalandığımızda tedavi olmamız, şifa aramamız da tavsiye edilmiş. Doktorlar da hastalanırlar, ölürler. 

Hastalıkları da ilaçları da yaratan Allah’tır. Ve "her hastalık için deva yaratmıştır". Ölümün ve ihtiyarlığın çaresi yoktur.


Ahmet Alp HAN



Yorum Gönder

0 Yorumlar