Eûzubillahimineşşeytânirracîm.
Bismillahirrahmanirrahîm.
ALLAH’ım;
Senin Uluhiyetine, İlahlığına, Mabudiyetine, İbadet edilmeye layık olmana, Malikiyetine, Herşeyin sahibi olmana, Rububiyetine, Yarattıkları ile Herşeyin Rabbi olduğunun ilanına, Vahdaniyyetine, Kainatta benzersiz ve bir olmana, Hakimiyetine, Kainat üzerindeki iktidarına ve egemenliğine, Samediyetine,
Herşeyin sana muhtaç oluşuna, Hâlıkiyetine, Herşeyin seninle varoluşuna, senin zahıri ve batıni bütün isim ve sıfatlarına karşı işlemiş oldugum bütün Şirk ve isyanlarımdan ve Yarattıklarını sana ortak koşmaktan, yarattıklarına senden daha fazla muhabbet, şefkat veya düşmanlık etmekten, işlerimde senin adınla başlamamaktan ve işlememekten, senin adınla vermemekten ve almamaktan, senin adına ve namına olmayan sahiplenmelerimden,
senin adına ve namına başlamayan bütün amellerimden, senin adına olmayan hüküm ve kararlarımdan, tam bir ihlas ile senin adına yapmadığım ibadetlerimden, zikirlerimden, şükürlerimden, hayırlardan, sadakalardan, iyiliklerden, yardımlardan, zikirlerden, yarattıklarını senin rızan ve isimlerinle övmemekten, ne güzel yaratılmış dememekten, yarattıklarında kusur bulmaktan, senin adına olmayan aşktan, sevgiden, evlilikten, evlat sahibi olmaktan, merhametten, şefkatten ve muhabbetten, şükürsüzlükle ve senin adın ile başlamayan sabahtan,
akşamdan, uyumaktan, kalkmaktan, yürümekten, seyahatten, zaman ve para harcamaktan, yemekten, içmekten, giymekten, senin Allah (c.c.) adınla yalan yemin etmekten ve konuşmaktan, senin Allah (c.c.) ismine bilerek veya bilmeyerek yüz bin defa hâşâ ve kellâ! İnkar, şirk, isyan ve hakaret ve sözlerinde bulunmaktan, kaza ve kadere karşı gelmekten, hayatımdaki olaylara, iyiliklere, hayırlara, şerlere, musibetlere, ölümlere, ayrılıklara, üzüntülere,
kederlere, mutluluklara, sevinçlere karşı tam teslimiyet göstermemekten, şükretmemekten ve Allah (c.c.) ismine isyan etmekten, her şeyin kendiliğinden olduğunu dile getirmekten, senin Allah (c.c.) adın ile adak adamaktan, yalan yemin etmekten, söz verip yerine getirmemekten, seni yaptığım ve yapacağım işlerde yalancı şahit göstermekten, senin adını kullanarak kendimi insanlara iyi göstermekten, senin adını kötüye kullandığım bütün söz ve davranışlarımdan, insanları, (eşimi, çocuklarımı) annemi, babamı, kardeşlerimi, sevdiklerimi, bir şükür nimeti olarak görmeyip seni unutturacak veya isyan ettirecek bir sevgiyle onlara bağlanmaktan
veya bana verdiğin Anne Baba, kardeş, akraba, eş ve çocukları reddederek onlara gizli veya açık kin, öfke ve nefret beslemekten, Allah (c.c.) ismine büyüklenmekten, kibirlenmekten, böbürlenmekten, senin adını
karıştırdığım ve Allah (c.c.) adınla talep ettiğim tüm çirkin sözlerimden, fiillerimden, kötülüklerimden, bela, kahır ve lanet sözlerimden, Allah (c.c.) ismine yaptığım bütün isyan, şirk, ve küfür sözlerimden, senin Allah (c.c.) ismini kullanarak yüz bin defa hâşâ ve kellâ! Allah cezanı versin, Allah belanı versin, Allah canımı alsın,
Allah canını alsın, Allah’ın laneti üzerine olsun, Allah yazdıysa bozsun, Allah’ın cezası, Allah’ın belası, Allah şahidimdir, Allah adına yemin ederim ki, Allah kahretsin, Allah baba, Allah’ına kadar, Allah’ın yok mu gibi ağzımdan çıkan tüm şirk, isyan, lanet, bela ve kahır sözlerimden ve SANA SÖYLEDİĞİM TÜM YALANLARIMDAN, SANA ATTIĞIM TÜM İFTİRALARIMDAN, AZABINA VE DÜNYA VE AHİRETTE CEZA ÇEKMEMİZE SEBEP OLAN BİLDİĞİM VE BİLMEDİĞİM BENİM, SOYUMUN VE ZÜRRİYYETİMİN İŞLEDİĞİ Adem aleyhissalamdan kıyamete kadar geçmiş, gelmiş ve gelecek tüm inananlar adına
TÜM HATA VE GÜNAHLARDAN
YARATTIĞIN KATRELER VE ZERRELER ADEDİNCE TÖVBE ETTİM ESTAĞFİRULLAH
(100 tekrar)
Ey gözlerin zatını idrak ve ihata edemediği,
Ey vasfedenlerin kendisini hakkıyla vasfedemediği,
Ey akıl ve anlayışların zatını kavrayamadığı,
Ey fikirlerin büyüklüğünü anlayamadığı,
Ey azamet ve Kibriya örtüsü olan
“Ey Rabbim! Bana hikmet ver ve beni sâlihler zümresine kat. ”
(ŞUARA Suresi 83)
Ey kullarının gizli-açık kusurlarını bilen El-Alim!
Hüzün ve kederlerimi sana arz etmeye,
senden affını dilenmeye geldim.
Ey benim güzel Mahbubum!
tevbe kapıları kapanmadan,
hüsrana uğrayanlardan olmadan,
ölmeden sana kavuşmaya geldim.
Ey kullarının tevbesini kabul eden, kullarını cezalandırmada sabreden, tevbe yollarını ilham eden, hak ve doğruya sevk eden, fenalıktan men eden,
YA VEDÜD!
Çirkin günahlarım ruhumu ve bedenimi kabzetti.
Beni Arındır YA KUDDÜS! Günahlarımı ört YA SETTAR, Affeyle YA GAFFAR! Tevbemi kabul eyle Ya TEVVAB! Merhamet YA RAHMAN! Bağışla YA RAHİM! Hidayet ver EL-HADİ! Emin kıl EL-MÜ’MİN!
Amin..amin..amin
“Allahümme salli ala seyyidina muhammedin ve ala ali seyyidina Muhammed”
Eûzubillahimineşşeytânirracîm.
Bismillahirrahmanirrahîm.
Bütün hacetlerimizi, istek ve azularımızı bitmek ve tükenmek bilmeyen sonsuz rahmetiyle temin eden, kullarına iyi ve kötü olarak ayırmadan hazine-i rahmet kapısını açan, yarattıklarını kendisinden başkasına muhtaç etmeyen ve her türlü ihtiyaçlarına cevap veren, son derece merhamet ve şefkat eden,
RAHMAN OLAN ALLAH’IM;
Senin verdiğin hayat nimetini, sağlığımı, sıhhatimi, afiyetimi, mutluluklarımı, maddi ve manevi zenginliği, yediğim, içtiğim, giydiğim, kullandığım tüm nimetleri karşılıksız veren YA RAHMAN.. ve diğer isimlerine bilmeyerek, şükretmeyerek yaptığım tüm nankörlüklerden, anne-baba (eş ve evlat) gibi şefkat ve merhamet varlıklarına nankör davranmaktan,verdiğin hayata, var olmaya, varlığıma, yaşamaya, sonsuz rızıklara, koruyan ve esirgeyen lütfuna şükürsüz davranmaktan, lanet ve kahır okumaktan, senin YA RAHMAN isminle başlamadan geçen her bir gün ve saatlerin gafletinden, bütün mülk ve nimetlerin sahipliğini kendimden bilmekten, nimetleri kötüye kullanmaktan,
inkar etmekten, lanetlemekten, kusur bulup beğenmemekten, küçümsemekten, kendiliğinden geldiğini söylemekten, senin adınla başlayıp bitirmemekten, nimetlere benim demekten, bizlere verdiğin sonsuz merhamet ve şefkat değerini bilmemekten, görmemekten, inkar etmekten ve nankörlükle karşılık vermekten, sana karşı acz, fakr ve şükür halinde olmamaktan, merhamet ve şefkat duygularımı kullarına karşı senin merhametinden ve şefkatinden
fazla kullanmaktan, senden başkasının merhametine ve şefkatine sığınmaktan, YA RAHMAN isminden ümit kesmekten, sevdiklerimize senin Rahmetini unutturacak kadar körü körüne bağlanmaktan, YA RAHMAN ismine yaptığım, soyumun ve zürriyetimin yaptığı, ve Adem aleyhissalamdan kıyamete kadar geçmiş, gelmiş ve gelecek tüm inananlar adına bütün şirk, inkar, isyan, lanet, bela, kahır söz fiil ve davranışlardan..
YARATTIĞIN KATRELER VE ZERRELER ADEDİNCE
TÖVBE ETTİM ESTAĞFİRULLAH
YA RAHMAN..
Ey gözlerin zatını idrak ve ihata edemediği,
Ey vasfedenlerin kendisini hakkıyla vasfedemediği,
Ey akıl ve anlayışların zatını kavrayamadığı,
Ey fikirlerin büyüklüğünü anlayamadığı,
Ey azamet ve Kibriya örtüsü olan
“Ey Rabbim! Bana hikmet ver ve beni sâlihler zümresine kat. ”
(ŞUARA Suresi 83)
Ey kullarının gizli-açık kusurlarını bilen El-Alim!
Hüzün ve kederlerimi sana arz etmeye,
senden affını dilenmeye geldim.
Ey benim güzel Mahbubum!
tevbe kapıları kapanmadan,
hüsrana uğrayanlardan olmadan,
ölmeden sana kavuşmaya geldim.
Ey kullarının tevbesini kabul eden, kullarını cezalandırmada sabreden, tevbe yollarını ilham eden, hak ve doğruya sevk eden, fenalıktan men eden,
YA VEDÜD!
Çirkin günahlarım ruhumu ve bedenimi kabzetti.
Beni Arındır YA KUDDÜS! Günahlarımı ört YA SETTAR, Affeyle YA GAFFAR! Tevbemi kabul eyle Ya TEVVAB! Merhamet YA RAHMAN! Bağışla YA RAHİM! Hidayet ver EL-HADİ! Emin kıl EL-MÜ’MİN!
Amin..amin..amin
…
“Allahümme salli ala seyyidina muhammedin ve ala ali seyyidina Muhammed”
RAHİM OLAN ALLAH’IM;
Umûm zemin yüzünde ve içinde ve havasında ve denizinde bütün zîhayatın ve bilhassa zîrûhun ve bilhassa âciz ve zayıfların ve bilhassa yavruların, hem maddî ve midevî, hem mânevî bütün rızıklarını, şefkatkârâne, kuru ve basit bir topraktan ve câmid ve kemik gibi kuru odun parçalarından yapılan ve bilhassa en lâtifi kan ve fışkı ortasından gelen ve bir dirhem kemik gibi birtek çekirdekten yapılan binlerle okka taamların, vakti vaktine, mukannen bir sûrette, hiçbirini unutmayarak ve şaşırmayarak, gözümüz önünde, bir dest-i gaybî tarafından verilmesi” hakîkatidir.
Hem “Gözümüzle görüyoruz: Birisi var ki, bize, zemin yüzünü rahmetin binlerle hediyeleriyle doldurmuş, bir ziyafetgâh yapmış ve Rahmâniyetin yüz binlerle ayrı ayrı lezzetli taamları içinde dizilmiş bir sofra etmiş; ve zemin içini rahîmiyet ve hakîmiyetin binlerle kıymettar ihsanlarını câmi bir mahzen yapmış; ve zemini, devr-i senevîsinde, bir ticaret gemisi hükmünde, her sene âlem-i gaybdan levâzımât-ı insâniye ve hayatiyenin yüz bin çeşitlerinden en güzellerini içine alarak yüklenmiş bir nevi sefine veya şimendifer gibi ve her baharı ise, erzâk ve elbisemizi taşıyan bir vagon hükmünde olarak bizlere gönderir, bizi gâyet rahîmâne beslettirir.
Ve bütün o hediyelerden, o nimetlerden istifâde etmemiz için bize de yüzlerle ve binlerle iştahlar, ihtiyaçlar, duygular, hissiyâtlar, hisler vermiş”tir. (R.N.K.)
Allah’ım; verdiğin rızık ve nimetlere şükretmeyerek, tabiata ve tesadüfe vererek, senin merhamet ve şefkatini inkar ederek, rahmetinden ümit keserek, günah ve hatalarımı senin rahmetinden ve merhametinden büyük görerek, tevbe etmeyerek, tevbelerimde affedilmeyeceğimi düşünerek ve affedilmeyeceğime inanarak, yaratılışımda ve hayatımda ve hayatımın devamında tecelli eden ve tüm kainatı, dünya ve ahreti kuşatan, kullarına şefkat ve merhamet ile
muamele eden, Rahmetinin gazabını geçtiğini ilan eden RAHİM isminin tecellisinden gaflete düşerek, Lain şeytan ve şeytana tabi olanlar misali senin rahmetinden ümit keserek yaptığım, soyumun ve zürriyetimin yaptığı, ve Adem aleyhissalamdan kıyamete kadar geçmiş, gelmiş ve gelecek tüm inananlar adına bütün şirk, inkar, isyan, lanet, bela, kahır söz fiil, davranışlarından ve ümitsizliklerden..
YARATTIĞIN KATRELER VE ZERRELER ADEDİNCE
TÖVBE ETTİM ESTAĞFİRULLAH YA RAHİM..
Ey gözlerin zatını idrak ve ihata edemediği,
Ey vasfedenlerin kendisini hakkıyla vasfedemediği,
Ey akıl ve anlayışların zatını kavrayamadığı,
Ey fikirlerin büyüklüğünü anlayamadığı,
Ey azamet ve Kibriya örtüsü olan
“Ey Rabbim! Bana hikmet ver ve beni sâlihler zümresine kat. ”
(ŞUARA Suresi 83)
Ey kullarının gizli-açık kusurlarını bilen El-Alim!
Hüzün ve kederlerimi sana arz etmeye,
senden affını dilenmeye geldim.
Ey benim güzel Mahbubum!
tevbe kapıları kapanmadan,
hüsrana uğrayanlardan olmadan,
ölmeden sana kavuşmaya geldim.
Ey kullarının tevbesini kabul eden, kullarını cezalandırmada sabreden, tevbe yollarını ilham eden, hak ve doğruya sevk eden, fenalıktan men eden,
YA VEDÜD!
Çirkin günahlarım ruhumu ve bedenimi kabzetti.
Beni Arındır YA KUDDÜS! Günahlarımı ört YA SETTAR, Affeyle YA GAFFAR! Tevbemi kabul eyle Ya TEVVAB! Merhamet YA RAHMAN! Bağışla YA RAHİM! Hidayet ver EL-HADİ! Emin kıl EL-MÜ’MİN!
Amin..amin..amin…
“Allahümme salli ala seyyidina muhammedin ve ala ali seyyidina Muhammed”
Eûzubillahimineşşeytânirracîm.
Bismillahirrahmanirrahîm.
YA FERD
Ey tek ve eşsiz, benzersiz olan ya FERD; Senin varlık ve birliğini görmeme mani olan bütün günahlarımdan, Senin varlıgının ve birliğinin, cemalinin ve Kemali’nin delilleri olan sanatını, icraatını, tasarrufunu, Halıkıyetini , Vahidiyetini , Ehadiyetini , şifa vermeni, rızık vermeni ve her türlü tasarrufunu aciz mahlukata ve sebeplere bid’a lara yani İslam’a sonradan giren inanç ve davranışlara, tesadüfe, batıl inançlara, tabiata ve tesadüfe, aciz kullarına, tasarrufatı olmayan yarattığın mahlukata vererek işlediğim bütün şirk ve isyan günahlarımdan…
Yeryüzünde yarattığı bütün canlılara ayrı ayrı güzellikler veren, her şeyi vazifesiyle, görüntüsüyle, rızkıyla birbirinden ayıran, karıştırmayan, benzetmeyen ve kusursuz yaratan, yarattığı bütün canlıların simalarında, güzelliklerinde kendi birliğini ve eşi benzeri olmayan vahdet-i vücudunun mühürlerini akıl sahiplerine ispatlayan.
Güneşi ve hararetini, suyu ve yağmuru, toprağı ve içinde ve üzerinde yarattıklarını, havayı ve aldığımız ve verdiğimiz nefesleri, Rüzgarı ve bulutları ayrı unsurlarda ve görevlerde yaratan ve tek bir vazife için onları birbiriyle
kaynaştıran, iç içe getirebilen. Şaşırmadan, kusursuz, hatasız, ve vaktinde ol emriyle olduran, öl emriyle öldüren, yürüten ve gezdiren, Yarattıklarıyla eşi ve benzerinin olmadığını ve her şeyin tek bir elden çıktığını akıl sahiplerinin gözleri önüne tanzim eden ve gösteren, her canlıya ayrı simalar veren, ayrı ayrı rızıklandıran, vazifelendiren ve verdiği vazifelerle yarattıklarını birbirleriyle yardımlaştıran, tek bir unsur altında toplayabilen, onları kaynaştıran, tek bir vücut haline getirebilen
YA FERD!
Yarattığın canlıların vazifelerinden, görevlerinden, varlıklarından şüpheye düşmekten, düşürmekten, inkar etmekten, senin tek ve bir olan, eşi ve benzeri olmayan vacib ül vücuduna ve vahdetine karşı inkara ve isyana düşmekten, yüz bin defa hâşâ ve kellâ! Yarattıklarını ve kullarını sana eş ve benzer tutmaktan, sana benzetmekten, seninle kıyas etmekten, insanları putlaştırmaktan, firavunlaştırmaktan, yüceltmekten, kusursuz görmekten, yardımcı görüp yardım ve medet beklemekten, kendimi beğenmekten, kusursuz görmekten, beğenilmekten,
övülmekten, kainatta ve yeryüzündeki olayları ve neticeleri kendiliğinden bilip Ferdiyetini inkar etmekten, başkalarını da yanıltmaktan, yeryüzündeki canlıları beğenmemekten, hakaret ve inkar etmekten, küçümseyerek ( ne biçim demekten, ne çirkin demekten, nasıl yaratmış demekten) kusur bularak Allah’ım seni eleştirmekten, benim ve her bir canlının istek ve ihtiyaçlarını kolayca temin edebilen senin zatı kudretinden bilmeyip insanlardan bilmekten,
YA FERD ismine yaptığım, soyumun ve zürriyetimin yaptığı, ve Adem aleyhissalamdan kıyamete kadar geçmiş, gelmiş ve gelecek tüm inananlar adına şirk, inkar, isyan, lanet, bela, kahır sözlerimden ve davranışlarımdan
YARATTIĞIN KATRELER VE ZERRELER ADEDİNCE TÖVBE ETTİM ESTAĞFİRULLAH
YA FERD (100 tekrar)
Ey gözlerin zatını idrak ve ihata edemediği,
Ey vasfedenlerin kendisini hakkıyla vasfedemediği,
Ey akıl ve anlayışların zatını kavrayamadığı,
Ey fikirlerin büyüklüğünü anlayamadığı,
Ey azamet ve Kibriya örtüsü olan
“Ey Rabbim! Bana hikmet ver ve beni sâlihler zümresine kat. ”
(ŞUARA Suresi 83)
Ey kullarının gizli-açık kusurlarını bilen El-Alim!
Hüzün ve kederlerimi sana arz etmeye,
senden affını dilenmeye geldim.
Ey benim güzel Mahbubum!
tevbe kapıları kapanmadan,
hüsrana uğrayanlardan olmadan,
ölmeden sana kavuşmaya geldim.
Ey kullarının tevbesini kabul eden, kullarını cezalandırmada sabreden, tevbe yollarını ilham eden, hak ve doğruya sevk eden, fenalıktan men eden,
YA VEDÜD!
Çirkin günahlarım ruhumu ve bedenimi kabzetti.
Beni Arındır YA KUDDÜS! Günahlarımı ört YA SETTAR, Affeyle YA GAFFAR! Tevbemi kabul eyle Ya TEVVAB! Merhamet YA RAHMAN! Bağışla YA RAHİM! Hidayet ver EL-HADİ! Emin kıl EL-MÜ’MİN!
Amin..amin..amin…
“Allahümme salli ala seyyidina muhammedin ve ala ali seyyidina Muhammed”
Eûzubillahimineşşeytânirracîm.
Bismillahirrahmanirrahîm.
Her şeye hayat veren, belli bir zamana kadar yaşamlarını sürdüren, yaşatan, hareket ettiren, süreklilik veren, hayatlarını idare eden, işlerini düzenleyen ezelî -ebedî ve diri olan, gerçek hayat sahibi. İlmi, merhameti, kudreti ile her şeyi kuşatan, ölmüş bir baharı yeniden halk eden, kainat sarayını ikram ve hediyeleri ile sürekli doldurup boşaltan, yeniden yaratmaya muktedir olan, varlığını ve diriliğini yarattıklarıyla gözler önüne seren..
HAYY Olan ALLAH’IM;
Hayatı veren devam ettiren ve alacak olan hay ve kayyum olan yalnız sensin. Allah’ım hayatın kainatın en önemli sonucu olduğunu unutup, hayatı vereni tanımayarak, dünyaya ve gaflete dalarak, verdiğin hayatın kainatın en parlak nuru olduğunu unutup karanlık ve boş zannederek, vermiş olduğun hayatı çirkin görüp hakaret ederek, vermiş olduğun hayatın en olgun en mükemmel tam olması gerektiği gibi yaratılmasına rağmen HAYY isminin tecellilerini eksik ve kusurlu görerek, vermiş olduğun hayatın kainatın en güzel cemal ayinesi olmasına mukabil çirkin görüp isyan ederek, hayatı yaratanın ve hayatın devamını sağlayanın ve idare edenin sen oldugunu unutarak,
Tabiata tesadüfe ve sebeplere saparak, emanet olarak vermiş olduğun hayatın düzenli bir şekilde bir birlik göstermesine mukabil başıboş zannederek, HAYY ismiyle kainatta yaratılan en küçük bir mahlukatı herşe ile alakadar yaratmana mukabil tahkir edip başı boş ve gereksiz görerek, fevkalade bir harikayı sanatı ilahiye olan hayatı sıradan ve basit görerek, Hayatın; varlığına ve birliğine şahit olan delillerin en parlağı olmasına mukabil, o delillere kulak asmayarak, o delilleri görmeyerek, Görmek, işitmek, tatmak, hissetmek gibi bütün duyguların esası hayat
olduğunu unutarak…Kulluk, ibadet, hamd ve şükür için bize verdiğin bu hayat-ı dünyeviyeyi hayat-ı bakiyeye tercih ederek, zevk ve sefaya düşmekten, nefsimin istek ve arzularına göre hayatımı sürdürmekten, hata ve günahlarımın affı için verilen zamanı boş ve faydasız işlerle geçirmekten, kendimin ve başkalarının hayatını dilimle lanetlemekten,
günahları terk etmek yerine günahta aşırıya gitmekten, Kur’an ve Sünnete yüz çevirerek yaşamaktan, dua ve tevbelerimi geciktirmekten, hayatı ve hayatımı devam ettiren nimetlerini inkar etmek ve küçümsemekten, kendimin ve başkalarının hayatını beğenmemekten, verdiğin hayat nimetlerine şükür etmemekten, ibadet ve zikir ile bir hayat sürdürmemekten, hayat nimetini bedenime, ruhuma, dünyama ve ahiretime zarar verecek şekilde kullanmaktan,
hayat verdiğin bütün canlıları küçümsemekten, beğenmemekten, inkar etmekten ve zarar vermekten, isyan, şirk, beddua, lanet okuma, kınama, aşağılama, dedikodu, gıybet, haram yeme ve alkol alma gibi isyan ve senin yasakladığın günahlarla hayat sürdürmekten, verdiğin hayatı ve nimetleri lanetleyerek ölmeyi istemekten, intihara teşebbüs etmekten, başkalarının hayatlarına zarar verecek teşebbüslerde bulunmaktan, yaşama hakkı verdiğin
canlıları incitmekten ve hayatlarına son verecek davranışlarda bulunmaktan, verdiğin hayat nimetlerini sıradan ve basit olarak görmekten, Esma’ül Hüsna’nın isimleriyle hayata ve yaşamaya bakmamaktan, Allah’ım senin varlığından, diriliğinden, ezeli ve ebedi olduğundan şüpheye düşmekten, ölmeyecek gibi yaşamaktan, verdiğin hayata ve hayatımın devamına yaptığım ve HAYY ismine yaptığım bütün şirk, isyan, küfür, lanet, bela, kahır söz, fiil
ve davranışlarımdan, gafletle geçen ömrümün saniyeleri saliseleri adedince ben sana tövbe ettim… Hayat dünyayı güzelleştirip ışıklandırarak ebedi hayata bir kapı olarak baki alemleri bize haber vermesine mukabil dünya ve ahiret hayatıma zarar verecek yaptığım, soyumun ve zürriyetimin yaptığı, ve Adem aleyhissalamdan kıyamete kadar geçmiş, gelmiş ve gelecek tüm inananlar adına şirk, inkar, isyan, lanet, bela, kahır sözlerinden, fiillerden, davranışlardan ve hayatlardan..
YARATTIĞIN KATRELER VE ZERRELER ADEDİNCE TÖVBE ETTİM ESTAĞFİRULLAH
YA HAYY! (100 tekrar)
YA KAYYUM!
Ey alemlerin yegane yaratıcısı olan Allah’ım zâtında, sıfatında, işlerinde, eşsiz ve benzersiz sürekli sonsuz ve kalıcı olduğunu ve Ortağın olmadığını, Tedbir, terbiye ve idare senin elinde olduğunu, hiçbir şekilde eş ve benzerin ve ortağın olmadığını, ve kainattaki bütün mevcudatın tedbir terbiye ve idaresi senin tasarrufunda olduğunu, gaflet ve dalalet içinde, dar anlayışımla ve noksan aklımla, dağınık fikrimle,
KAYYUM isminin kainattaki tecellilerini, sebeplere ve tabiata tesadüfe havale ederek YA KAYYUM ismine karşı işlediğim bütün şirk ve isyanlarımdan, söz fiil ve davranışlarımdan, Saatleri, günleri, ayları ve yılları dilimle lanetlemekten, beğenmemekten, hayatını devam ettiren canlılara bilerek veya bilmeyerek zarar vermekten, ibadetlerime ve kulluğuma zarar vererek sürekli geçmiş hayatımı konuşmaktan ve kötü olarak bahsetmekten, gelecek zamanımı düşünüp, elem ve kederlere dalarak hayatıma, bedenime, ibadetlerime zarar verecek söz, fiil ve düşüncelerde bulunmaktan, geçmiş zamanımdaki hata ve günahlarımdan istiğfar etmemekten,
Bitmek tükenmek bilmeyen şükür nimetleri içinde rızık endişesine düşmekten, gelecek için senden ümidimi kesmekten, hayatımın devamı için verdiğin nimetlerini, bedenimi ve azalarımı, hayatın ve hayatımın devamına hizmet edenleri inkar ve tahkir etmekten, beğenmemekten, kusurlu ve noksan görmekten, küçümsemekten, hayatımda başıma gelen bela ve musibetleri kendimden bilmeyip, yüz bin defa hâşâ ve kellâ! Allah’ım seni suçlayarak; Allah’ım beni bu dünyaya neden getirdin, Allah’ım canımı alda kurtulayım,
Allah’ım beni duymuyor musun, Allah’ım beni görmüyor musun, Allah’ım nerdesin, Allah’ım bana bu kaderi neden yazdın, Allah’ım beni unuttun mu, Allah’ım olmaz olsun bu hayat, lanet olsun bu hayata, böyle hayatın Allah belasını versin diyerek gibi küfür ve isyan sözlerimden, hayat ve yaşam adına verdiğin ve hayatın devamını sağlayan bütün nimetleri elimle ve dilimle şirk, isyan, bela, lanet, kahır, sözlerimle, hayatımı ve hayatımın devamını kendi hakkımda lanetlemekten, ve HAYY ve KAYYUM isimlerinin tecellisi ile mazhar olduğum nimetlerini kendi hakkımda belaya, cezaya, azaba, işkenceye çeviren
YA KAYYUM ismine yaptığım, soyumun ve zürriyetimin yaptığı, ve Adem aleyhissalamdan kıyamete kadar geçmiş, gelmiş ve gelecek tüm inananların yaptığı ve yapacağı..
şirk, inkar, isyan, lanet, bela, kahır sözlerinden, davranışlardan nankörlük ve şükürsüzlükler ile yaşamaktan…
YARATTIĞIN KATRELER VE ZERRELER ADEDİNCE TÖVBE ETTİM ESTAĞFİRULLAH
YA KAYYUM!
(100 tekrar)
Asla ölmeyecek ve daimi hayat sahibi sensin,
Sen bütün kusur ve noksan sıfatlardan münezzehsin,
Bizleri yaşatan ve öldürecek olanda sensin,
Münker ve Nekir melekleri ile hesaba çekecek olanda sensin..
Öleceğim ve dirileceğim güne iman ettim..
“Allahümme salli ala seyyidina muhammedin ve ala ali seyyidina Muhammed”
Ey gözlerin zatını idrak ve ihata edemediği,
Ey vasfedenlerin kendisini hakkıyla vasfedemediği,
Ey akıl ve anlayışların zatını kavrayamadığı,
Ey fikirlerin büyüklüğünü anlayamadığı,
Ey azamet ve Kibriya örtüsü olan
“Ey Rabbim! Bana hikmet ver ve beni sâlihler zümresine kat. ”
(ŞUARA Suresi 83)
Ey kullarının gizli-açık kusurlarını bilen El-Alim!
Hüzün ve kederlerimi sana arz etmeye,
senden affını dilenmeye geldim.
Ey benim güzel Mahbubum!
tevbe kapıları kapanmadan,
hüsrana uğrayanlardan olmadan,
ölmeden sana kavuşmaya geldim.
Ey kullarının tevbesini kabul eden, kullarını cezalandırmada sabreden, tevbe yollarını ilham eden, hak ve doğruya sevk eden, fenalıktan men eden,
YA VEDÜD!
Çirkin günahlarım ruhumu ve bedenimi kabzetti.
Beni Arındır YA KUDDÜS! Günahlarımı ört YA SETTAR, Affeyle YA GAFFAR! Tevbemi kabul eyle Ya TEVVAB! Merhamet YA RAHMAN! Bağışla YA RAHİM! Hidayet ver EL-HADİ! Emin kıl EL-MÜ’MİN!
Amin..amin..amin
“Allahümme salli ala seyyidina muhammedin ve ala ali seyyidina Muhammed”
Eûzubillahimineşşeytânirracîm.
Bismillahirrahmanirrahîm.
YA HAKEM!
Kur’an-ı Kerim’in Nuruyla, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)’in sünnet-i seniyesi ahlakı ve hayatıyla, evliyaların hakkı doğrular ilimleriyle biz aciz ve cahil kullarını aydınlatan, Esma-ül Hüsna’nın cilveleriyle, aklımıza ve kalbimize iman kapılarını açan, Doğruyu-yanlıştan, güzeli-çirkinden, iyiyi-kötüden, hakkı-batıldan ayıran doğru yola davet eden
YA HAKEM!
Allah’ım mutlak hüküm ve hikmet sahibi yalnız sensin. Allah’ım gaflet ve dalaletim sebebiyle hayrın ve şerrin senden geldiğini unutarak hakkımda verdiğin hükme rıza göstermeyip, sana güvenmeyerek ve teslim olmayarak, tevekkül etmeyerek, acizliğimi, zayıflığımı, güçsüzlüğümü,kusurlarımı, hatalarımı unutarak her şeye hakim olmaya çalışarak, Kuran’ı Hakimin hükmü ile amel etmeyerek, senin yarattığın, takdir ettiğin, hüküm verdiğin, bütün icraatlarını
tahkir edip beğenmeyerek, isyan ederek, senin hâkimiyetine, adaletine, hüküm ve emirlerine, takdirine zıt olan tüm söz fiil ve davranışlarımdan Senin hükümlerine karşı büyüklenmekten, senin doğru dediğine yanlış demekten, senin kötü dediğine iyi demekten, batıl dediğine hak demekten, kendi bildiklerimle amel etmekten, emir ve yasaklarını sorgulamaktan ve yapmamaktan, günah ve hatalarımın ayrımını yapmayıp kötü alışkanlıklarımı doğru görmekten ve yapmaya devam etmekten, haram şeylere helal, helal şeylere haram demekten, senin hak yolunda giden kullarının
davetlerine kulak vermemekten, inanmamaktan ve yüz çevirmekten, YA HAKEM isminde şüpheye düşmekten, sorgulamaktan, günahlarımda ısrar etmekten ve vazgeçmemekten, iman yolundan sapmaktan, tövbe etmiş affettiğin kullarına günahkâr demekten, hurafe ve batıl inançlara taraf olmaktan ve inanmaktan, batıla başkalarını da inandırmaktan, senin hüküm verdiğine yanlış demekten, kafir topluluğunun hayatlarını, yaşamlarını beğenmekten ve onlar gibi yaşamaktan, İslamiyet’te olmayan haram şeyleri İslamiyet’e karıştırmaktan ve dininde olmayanlara var demekten, sevmediğini sevmekten, emirlerine karşı gelmekten, kendi nefsime göre değiştirmekten,
Kur’an’a ve sünnete göre hayat yaşamamaktan, dinime ve inancıma zarar veren batıl inançları terk etmemekten, verdiğim sözleri yerine getirmemekten, kaderime rıza göstermeyip isyana düşmekten, hakkımda verdiğin hayırları şer bilmekten, başıma gelen bela ve musibetlerde seni suçlamaktan, YA HAKEM ismine yaptığım bütün şirk, isyan, inkar, kahır, bela, lanet, beddua söz, fiil ve davranışlarımdan, soyumun ve zürriyetimin yaptığı, ve Adem aleyhissalamdan kıyamete kadar geçmiş, gelmiş ve gelecek tüm inananların yaptığı ve yapacağı..
şirk, inkar, isyan, lanet, bela, kahır sözlerinden ve davranışlardan ve yanlış hükümlerden…
YARATTIĞIN KATRELER VE ZERRELER ADEDİNCE TÖVBE ETTİM ESTAĞFİRULLAH
YA HAKEM (100 tekrar)
Allah’ım bizlere hak ettiklerimizi verensin, bizleri bizden daha iyi bilensin, senin hükmün olmadan hiçbir şey, hiçbir hadise meydana gelmez ve hiçbir kuvvet yoktur ki senin hükmüne karşı gelsin, bozsun ve geri çevirsin…
Mutlak hüküm ve hikmet sahibi yalnızca sensin!
“Allahümme salli ala seyyidina muhammedin ve ala ali seyyidina Muhammed”
Ey gözlerin zatını idrak ve ihata edemediği,
Ey vasfedenlerin kendisini hakkıyla vasfedemediği,
Ey akıl ve anlayışların zatını kavrayamadığı,
Ey fikirlerin büyüklüğünü anlayamadığı,
Ey azamet ve Kibriya örtüsü olan
“Ey Rabbim! Bana hikmet ver ve beni sâlihler zümresine kat. ”
(ŞUARA Suresi 83)
Ey kullarının gizli-açık kusurlarını bilen El-Alim!
Hüzün ve kederlerimi sana arz etmeye,
senden affını dilenmeye geldim.
Ey benim güzel Mahbubum!
tevbe kapıları kapanmadan,
hüsrana uğrayanlardan olmadan,
ölmeden sana kavuşmaya geldim.
Ey kullarının tevbesini kabul eden, kullarını cezalandırmada sabreden, tevbe yollarını ilham eden, hak ve doğruya sevk eden, fenalıktan men eden,
YA VEDÜD!
Çirkin günahlarım ruhumu ve bedenimi kabzetti.
Beni Arındır YA KUDDÜS! Günahlarımı ört YA SETTAR, Affeyle YA GAFFAR! Tevbemi kabul eyle Ya TEVVAB! Merhamet YA RAHMAN! Bağışla YA RAHİM! Hidayet ver EL-HADİ! Emin kıl EL-MÜ’MİN!
Amin..amin..amin
Eûzubillahimineşşeytânirracîm.
Bismillahirrahmanirrahîm.
YA ADL!
Her hayat sahibine hukuku hayatını kemal-i mizanla veren, her şeye hassas ölçülerle vücud veren, sûret giydiren, yerli yerine koyan, iyiliklere güzel neticeler, fenalıklara fena neticeler veren, asla zulmetmeyen, kullarına son derece şefkat ve merhamet eden, doğru yola sevk eden, günahlarımızdan ve kusurlarımızdan dolayı hemen cezalandırmayan
YA ADL!
Allah’ım Adil-i mutlak yalnız sensin. Senin adaletinden şüphe ederek, hükmüne ve adaletine karşı çıkıp isyan ederek, Hikmetini bilmediğim icraat ve hükümlerin Hakkında kötü düşünüp şüphe duyarak, yanlış hüküm verdiğim Ademoğlunun küçük büyük her amelinden hesaba çekileceğini unutup bilmeyerek, adaletinin ve hükmünün tam tecelli edeceği mahkemeyi kübrayı unutup iman etmeyerek, haksız şikayetler ederek,
Senin YA ADL ismine şirk koşup isyan etmekten, adaletine karşı gelmekten, hata ve günahlarım sebebiyle başıma gelen bela ve musibetleri senden bilmekten, sana ve yarattıklarına karşı, kullarına karşı haksızlıklarımı kabul etmeyip hak dava etmekten, sürekli haksızlığa uğradığımı düşünmekten, verdiğin hayatı ve yaşamı beğenmemekten, rızkıma ve kaderime rıza göstermemekten, kullarına ve yarattığın canlılara zulmetmekten, hakkım olmayan
nimetlerde ve işlerde hak dava etmekten, nefsime zulmetmekten, başkaları hakkında adaletsizce karar vermekten, yalancı şahitlikte bulunmaktan, yalan söylemekten, çıkarım için zalim ve zorba olmaktan, kullarını ve yarattığın canlıları ve kainatı eksik ve noksan bulmaktan, kullarının kusurlarıyla alay etmekten, zürriyetimde yapılan miras paylaşımlarında hakkım olmayan mal ve mülkleri sahiplenmekten ve kullanmaktan yediklerimi, giydiklerimi,
rızkımı, hayatımı, kazançlarımı beğenmemekten, başkalarının hayatlarını kıskanmaktan, başkalarının kötülüğünü istemekten, bedenimi ve azalarımı kusurlu bulmaktan, eksik görmekten, başkalarına benim hayatımdan daha iyi hayat verdiğini söylemekten ve sana isyan etmekten, haksızlık ve adaletsizlik yolunda işlediğim günahlarımdan, yapıcı olmayıp yıkıcı olmaktan, insanlar arasında eşit ve adaletli davranmamaktan, adaletsizliği savunmaktan, adalet sahibi olmayan insanlara taraf olmaktan, senin EL ADL ismine güvenmemekten, haksızlığa uğradığımda senin adaletine sığınmamaktan, senin EL ADL isminle olmayan isteklerimden, huzur’u mahşerdeki ve dünyadaki adaletine güvenmemekten, senin adaletini küçümsemekten, adaletsiz olmaktan, adaletsiz davranmaktan,
adaletsiz davrandığına inanmaktan, adaletine iftira atmaktan, haksız ve zalimi savunmaktan, insanların arasını karıştıran fitneci ve bozgunculara taraf olmaktan, insanların adaletini senin adaletinden üstün tutmaktan, adil davranan insanlara iftira atmaktan, hakkımızda verdiğin hükümle teslim olmamaktan, adaletsizce işler yapmaktan, bizim ve insanların başlarına gelen ve ADL isminin tecellisi olan bela ve musibetlerin ardındaki hikmet ve gayeleri bilmeyerek, ve bizim ve canlıların başlarına gelen bela, musibet, ceza ve azaplarda
GERÇEK SEBEP VE HİKMETLERİNİ BİLMEDEN SENİN ADALETSİZLİĞİNE VE ADALETSİZ DAVRANDIĞINA HÜKMEDEREK, yüzbin defa tövbe haşa… bu dünyada adalet yok, zalimlerin dünyası, böyle adalet olmaz olsun, Adaletin nerde Allah’ım gibi sözler ile senin EL ADL ismine yaptığım bütün şirk, isyan, küfür, lanet, beddua, bela, kahır, inkar sözlerimden, fiil ve davranışlarımdan, soyumun ve zürriyetimin yaptığı, ve Adem aleyhissalamdan kıyamete kadar geçmiş, gelmiş ve gelecek tüm inananların yaptığı ve yapacağı..
şirk, inkar, isyan, lanet, bela, kahır sözlerinden ve adaletsiz davranışlardan…
YARATTIĞIN KATRELER VE ZERRELER ADEDİNCE TÖVBE ETTİM ESTAĞFİRULLAH
YA ADL! (100 tekrar)
Ey gözlerin zatını idrak ve ihata edemediği,
Ey vasfedenlerin kendisini hakkıyla vasfedemediği,
Ey akıl ve anlayışların zatını kavrayamadığı,
Ey fikirlerin büyüklüğünü anlayamadığı,
Ey azamet ve Kibriya örtüsü olan
“Ey Rabbim! Bana hikmet ver ve beni sâlihler zümresine kat. ”
(ŞUARA Suresi 83)
Ey kullarının gizli-açık kusurlarını bilen El-Alim!
Hüzün ve kederlerimi sana arz etmeye,
senden affını dilenmeye geldim.
Ey benim güzel Mahbubum!
tevbe kapıları kapanmadan,
hüsrana uğrayanlardan olmadan,
ölmeden sana kavuşmaya geldim.
Ey kullarının tevbesini kabul eden, kullarını cezalandırmada sabreden, tevbe yollarını ilham eden, hak ve doğruya sevk eden, fenalıktan men eden,
YA VEDÜD!
Çirkin günahlarım ruhumu ve bedenimi kabzetti.
Beni Arındır YA KUDDÜS! Günahlarımı ört YA SETTAR, Affeyle YA GAFFAR! Tevbemi kabul eyle Ya TEVVAB! Merhamet YA RAHMAN! Bağışla YA RAHİM! Hidayet ver EL-HADİ! Emin kıl EL-MÜ’MİN!
Amin..amin..amin
“Allahümme salli ala seyyidina muhammedin ve ala ali seyyidina Muhammed”
Eûzubillahimineşşeytânirracîm.
Bismillahirrahmanirrahîm.
YA KUDDÜS!
Allah’ım; kötü hasletler, batıl itikatları, günahlar, bidatlar, hatalar ile maddeten manen ruhen kalben aklen kirlenmeme sebep olduğum, Kainatın ve mevcudatın bir düsturu olan temizliğe nezafete karşı işledigim maddi ve manevi bütün günahlardan, kötü ahlaklı olmaktan, nefsimin kötü arzu ve isteklerinden, manevi hastalıklarla ruhumu kirleten günah ve hatalarımdan, haram yemekten, dilimle günah söz söylemekten, ayaklarımla günah için yürümekten, gözlerimle harama bakmaktan, kulaklarımla kötü söz işitmekten, sana şirk koşan bir akıldan, azgın bir nefisten, günahlarımın çirkinlikleri ile bedenimi ve ruhumu lanetlediğim bütün sözlerimden ve davranışlarımdan,
maddi ve manevi bulaştığım bütün günah kirlerinden, gaflet içinde yaşamaktan, yarattıklarını kusurlu görmekten, verdiğin şükür nimetlerine pis demekten, kalbimi ve aklımı dünya ile alakalı işlerle meşgul etmekten, sağlığımı ve zamanımı fani yerlerde tüketmekten, tövbe ve dualarımı geciktirmekten ve yapmamaktan, başıma gelen musibetlerde seni kusurlu bulmaktan, nefsimi kusursuz görmekten, yarattıklarına pis demekten, yarattıklarını
kusurlu görmekten, yediğim, içtiğim giydiğim, kullandığım bütün nimetleri pis ve kirli diyerek lanetlemekten ve günahlarımla kirletmekten, beğenmemekten, senin YA KUDDÜS! İsminden ümidimi kesmekten, yaptığım tevbe ve dualardan sonra arınmadığımı düşünmekten ve söylemekten, YA KUDDÜS! ismine yaptığım bütün şirk, isyan, lanet, beddua, inkar, kahır, bela, intizar sözlerimden ve davranışlarımdan, soyumun ve zürriyetimin yaptığı, ve Adem aleyhissalamdan kıyamete kadar geçmiş, gelmiş ve gelecek tüm inananların yaptığı ve yapacağı..
şirk, inkar, isyan, lanet, bela, kahır sözlerinden ve nezafetsiz ve kirli hayatlardan
YARATTIĞIN KATRELER VE ZERRELER ADEDİNCE TÖVBE ETTİM ESTAĞFİRULLAH
YA KUDDÜS! (100 tekrar)
Ey gözlerin zatını idrak ve ihata edemediği,
Ey vasfedenlerin kendisini hakkıyla vasfedemediği,
Ey akıl ve anlayışların zatını kavrayamadığı,
Ey fikirlerin büyüklüğünü anlayamadığı,
Ey azamet ve Kibriya örtüsü olan
“Ey Rabbim! Bana hikmet ver ve beni sâlihler zümresine kat. ”
(ŞUARA Suresi 83)
Ey kullarının gizli-açık kusurlarını bilen El-Alim!
Hüzün ve kederlerimi sana arz etmeye,
senden affını dilenmeye geldim.
Ey benim güzel Mahbubum!
tevbe kapıları kapanmadan,
hüsrana uğrayanlardan olmadan,
ölmeden sana kavuşmaya geldim.
Ey kullarının tevbesini kabul eden, kullarını cezalandırmada sabreden, tevbe yollarını ilham eden, hak ve doğruya sevk eden, fenalıktan men eden,
YA VEDÜD!
Çirkin günahlarım ruhumu ve bedenimi kabzetti.
Beni Arındır YA KUDDÜS! Günahlarımı ört YA SETTAR, Affeyle YA GAFFAR! Tevbemi kabul eyle Ya TEVVAB! Merhamet YA RAHMAN! Bağışla YA RAHİM! Hidayet ver EL-HADİ! Emin kıl EL-MÜ’MİN!
Amin..amin..amin
YA ALLAH, YA RAHMAN, YA RAHİYM, YA FERD YA HAY, YA KAYYUM, YA HAKEM, YA ADL, YA KUDDÜS.. İSM-İ A’ZAM’IN HAKKINA, KUR’AN-I MU’CİZ-ÜL BEYAN’IN HÜRMETİNE VE RESULU EKREM ALEYHİSSALATU VESSELAMIN ŞEREFİNE..
YAPMIŞ OLDUĞUMUZ TEVBEYİ HUZURU DERGAHINDA KABUL EYLE..
SANA YAPTIĞIMIZ DUALARIMIZIN ULAŞMASINA ENGEL OLAN GÜNAH VE HATALARIMIZDAN BİZLERİ ARINDIR.. AMİN AMİN AMİN…
“Allahümme salli ala seyyidina muhammedin ve ala ali seyyidina Muhammed”
0 Yorumlar