2021 Fecri Sadık'ın (Aydınlığın) Başlangıcı

Bediüzzaman Hz'leri Risâle-i Nur'da birçok müjdeli haber yer vermektedir. Bunlardan bugünlerde dikkatimizi en çok çekenlerden birisi de Hutbe-i Şâmiye'de geçen aşağıdaki ifadelerdir:

"Hem de İslâmiyet güneşinin tutulmasına, inkişafına ve beşeri tenvir etmesine mümanaat eden perdeler açılmaya başlamışlar. O mümanaat edenler çekilmeye başlıyorlar. Kırk beş sene evvel o fecrin emâreleri göründü. Yetmiş birde fecr-i sâdıkı başladı veya başlayacak. Eğer bu fecr-i kâzip de olsa, otuz-kırk sene sonra fecr-i sâdık çıkacak."(1)

Dilerseniz bu ifadeleri kısaca ve elimizden geldiğince tahlil edelim. Ama bu işe yeltenmeden evvel Hutbe-i Şâmiye hakkında bazı açıklamalarda bulunmalı. Çünkü yukarıdaki ifade eserin bir bölümü olması itibarî ile eserin bütününe bakan, eserdeki genel hedef ve maksatlardan destek ve güç alan bir ifadelerdir. Bu nedenle Hutbe-i Şamiye isimli eserin yazılma sebepleri ile ilgili bilgiye sahip olmadan sadece bu kısa ifade üzerinde bir yorum yapmak mânânın tam olarak anlaşılmasına engel olacaktır.

Hutbe-i Şamiye, 1911 yılında Şam'da Emevî Camii'nde, içinde yüzden fazla âlim zatın bulunduğu bir cemaate irad edilmiş bir hutbenin adıdır. Geneli itibarî ile İslâm ümmetinin ve beşeriyetin sosyal seyrini ve geçirdiği devreleri açıklayan, önemli sosyolojik tesbitleri içeren bir fikirler manzumesidir. Bu eser 1950 yılı sonrası bizzat Üstad Hz'leri tarafından tekrar ele alınmış ve eklentiler yapılmıştır.

Eserde yüz yıllık, belki de daha ilerisi için İslâm ümmetinin hangi dönüm noktaları yaşayacağı, bu süre içinde bütün beşeriyetin nasıl bir yol haritasına sahip olacağı delilleri ile açıklanmış. İnsanlık için önemli müjdeler verilmiştir. İnsanlığın ve İslâm ümmetinin gelecekte selamet, huzur, sükûn, saadet içinde güzel günler yaşayacağı söylenmiştir. Yazıldığı yıl dikkate alınırsa, bu müjdelerin ne kadar önemli olduğu net anlaşılabilir. Çünkü 1911 yılı sonrası iki büyük dünya savaşı yaşanmış, ideolojik akımlar dünyayı sarsmaya ve titretmeye devam etmiş, insanlık tarihinde görülmemiş acı, sıkıntı ve zulümler şu dünya üzerinde derin izler kalmasına neden olmuştur. İşte bütün bu dehşetli hadiseler ortasında Bediüzzaman’ın Hutbe-i Şamiye adlı eserinde ilk defa söylediği fikirler, hem İslâm toplumu, hem de insanlık için bir nokta-i istinat haline gelmiştir.

İşte en başta naklettiğimiz ifadeler de bu bütünlük içinde önemli bir müjdeyi içeren bir ifadelerdir. Müjdenin temeli "hem de İslâmiyet güneşinin tutulmasına, inkişafına ve beşerî tenvir etmesine mümanaat eden perdeler açılmaya başlamışlar" cümlesi ile izah edilmektedir.

Müjdenin içeriği İslâm güneşinin inkişafı ile alakalıdır. Üstad’ın yaşadığı zamana dek İslâm güneşinin önünde engel olan bazı duvarlar örülmüştür.Bu duvarlar 1900’lü yılların başından itibaren yıkılmaya başlamıştır. İslâm güneşi bu perdelerin açılmaya başlaması ile bütün insanlığı nurlandırmaya başlayacaktır.

İslâm güneşinin doğması ve insanlığı nurlandırmaya başlaması ise, "kırk beş sene evvel o fecrin emâreleri göründü" cümlesindedir. Bu tarih ise Hutbe-i Şamiye'de 1327 yılı olarak ifade edilmiştir.

Bu tarihte işaretler ortaya çıkıyor. Ama dikkat edilmesi gereken şey İslâm güneşinin doğmasının öncesi ise 1371 yılı olarak ifade edilmiş. Bu da yaklaşık 1950-51 yıllarına denk gelmekte.

O yıllardaki siyasi "demokratik" mücadele, tek parti despotluğuna karşı ilk siyasi eylemdir. Üstad Hz'leri de bu eyleme bir yönüyle bir vakte kadar destek vermiştir. Bu siyasi hareketin acı bir sonla netice bulması fecr-i kazibi tam ifade etmekte. Bu hal "Yetmiş birde fecr-i sâdık başladı veya başlayacak" tarzında ifade edilmiş. Üstad, "bu fecr-i kâzip de olsa, otuz-kırk sene sonra fecr-i sâdık çıkacak." diyor. Yani 1951 yılı baz alınırsa, otuz yıl, yani 1981, buna da kırk yıl eklesek yani 2021de fecr-i sadık çıkacaki demekte diyebiliriz. 

İşte tam bu noktada bazı yanlış anlamalar doğmuş ve doğabilmekte.

Çünkü insanlar, fecr kavramı ile gündüz kavramını birbirine karıştırıyorlar. "Fecr-i sadık" ifadesini gündüz, öğle vakti ile aynı tarzda zannediyorlar. Bir de üstüne üstlük bu düşünce ve beklentisine göre nurları göremeyince, ister istemez bir tereddüt hâli yaşıyor. Aslında ifadede geçen benzetmelere dikkat edilse hiçbir şüphe haline girilmez.

İfadede geçen "fecr-i sadık" için en son 2021’li yıllara işaret edilmiş. Yani Bediüzzaman Hazretleri 2021 sonrasında artık önüne geçilemeyecek tarzda bir aydınlığa gidileceğini ifade etmekte. Ama 2021 yıllarında tam aydınlık görüleceğini söylemiyor. Fecr-i sadık bu yılda çıkmaya başlayacak demek istiyor.

İşin tam burasında gelin, fecr-i sadık ne demek, ona bir bakalım. "Fecr-i sadık", Güneş doğmazdan evvel sabah ufkunda görülen ilk aydınlıktır.Burada dikkat edilmesi gereken şey ise fecr-i sadıkta aydınlıktan çok karanlığın var olmasıdır. Alem zifiri karanlık iken ufukta küçük bir ışık hüzmesine şahit olunmuştur. Bu ışık hüzmesi elbette çok az bir ışıktır, fakat her ışık güneşi gösterir.

Fecr-i sadıkın ilk anları yine karanlıktır. Hatta ışığa galip bir karanlık mevcuttur. Bu karanlık, sabah ezanına ve namaz sonrasına kadar devam eder. Sabah namazı eda edilince, ışık karanlığa galip gelmeye başlar. Fecr-i sadıktan tam Güneş aydınlanıncaya kadar yaklaşık iki saat gibi bir süre vardır. Ortalama karanlığı 10-12 saat gibi varsayarsak fecir vakti gece karanlığının beş veya altıda bir kadar bir süre eder. Bu süreyi yüz yıllık bir devre vurursak, Bediüzzaman’ın müjdesindeki süre de yaklaşık yirmi-yirmi beş yıllık bir zaman dilimine denk gelecektir.

Yani, 2021 yılında fecr-i sadık çıktı olarak kabul etsek 2040 ve sonrası yıllarda Güneşin gözükeceğini iddia edebiliriz. Sonuç olarak şahit olmaya başlanacak aydınlık önümüzdeki senelerde olacak Allah'ın(cc) izniyle.

1371 (1950) ve sonrasında meydana gelen mühim hadiseler:

* İkinci Dünya Savaşının yaralarının sarılması.

* 1952 Helsinki İnsan Hakları Beyannamesi.

* Birleşmiş Milletlerin kurulması.

* 1948 sonrası İslâm devletlerinin bağımsızlığına kavuşması.

* NATO‘nun kurulması

* 1950’de Demokratların iktidara gelerek ezanı aslına çevirmeleri ve yeniden millî ve mânevî duyguların yeşermesine vesile olmaları.

* Avrupa Birliğinin temellerinin atılması.

1981 sonrası hadiseler:

* 12 Eylül ihtilâli sonrasında 1991 seçimleri ile yeniden hürriyet havası.

* Ülkemizde demokrasi ve hakların günden güne kuvvet bulması.

1991 sonrası hadiseler:

* En önemli hadise Komünist Rusya’nın çökmesi.

* İslâm dünyasında hak ve hürriyetlere sahip çıkma noktasında müsbet gelişmeler.

Kısaca;

1981: Ülkenin içine düşmesine çalışılan sağ-sol mücadelesinden bir yönüyle kurtulması.
1991: Ülkenin ve İslam aleminin sanayi ve ticaret alanında ciddi atılımlar yapması ve bazı tabulardan kurtulması.
2001: Ülkenin içerisinde mevcut olan bazı fikirlerin tamamen tezahür edip, kimin ne fikirde olduğunun tezahürü.
2011: Fikirlerin tam ayrışması, Cemaatlerin birbirlerini düşman olarak görmeleri.
2016: Malum hadise.
2019-2020: Corona ve diğer doğal felaketlerle birlikte ekonomik buhranlar.

Ve son olarak 2021: İslam aleminin inşallah hakiki sabahını beraber müşahede ederiz İnşallah.

Üstad'ın ifadesiyle, "Gaybı ancak Allah bilir."

(1) bk. Hutbe-i Şamiye.


Ahmet Alp HAN

Yorum Gönder

0 Yorumlar