Dünyanın Bilinmeyen İlk Savaşı: Melekler ve Cinlerin Kanlı Savaşı



Dünyanın Bilinmeyen İlk Savaşı: Melekler ve Cinlerin Kanlı Savaşı

Adem oğullarının ilk olarak ne zaman savaşmaya başladığı antropologlar ile tarihçiler arasında devam edip duran büyük bir tartışmadır. İskeletlerinde mızrak izleri bulunan Neandertal insan örnekleri bulunmasına rağmen bazı antropologlar bunların savaş sonucu değil de kurban edilme, cinayet ya da av kazaları nedeniyle ortaya çıktığını düşündürmektedir.[1]

Günümüzde bile ilk olup olmadığı tartışılan ilk arkeolojik savaş kaydı, Mısır’da Nil nehri bölgesinde bulunan ve “117. Mezarlık” adıyla meşhur bölgedeki 7.000 yıllık savaş hakkındadır. İskeletlerinde ok başı bulunan birçok vücut, bir savaş sonucu ölenlere ait olabilir.[2] Bununla birlikte tarihte bilinen ilk savaşın M.Ö 2700 yılında Sümerler ve Akadlar arasında bugün Basra olarak bilinen bölgede gerçekleştiğini ileri sürenler de vardır.


İslami literatüre göre Adem oğullarının yaptığı ilk savaş ise Hz. Şit ile Kâbil oğulları arasında meydana gelmiştir. Hz. Şit, Şam’dan Yemen tarafına gidip, azgın ve sapık bir hâlde yaşayan Kâbil’in oğullarını Allah’a îmân ve ibâdet etmeye dâvet eder. Fakat bu kavim, Hz. Şit’in dâvetini kabul etmeyip, sapıklıklarında ısrâr eder ve Hz. Şit, onlarla savaşır. Bu savaşta bir il kez kılıç kullanır. İlk kılıç kullanan odur. Hz. Şit,Yemen’deki bu azgın kavmin bir kısmını kılıçtan geçirmiş, bir kısmını ise esir almıştır.[3]


havva


Biraz daha eskiye gidersek şunu görürüz; Şeytân’ın Hz. Adem’e secde etmeyerek Allah’ın huzurundan kovulmasıyla İblis (Şeytân), Hz. Adem ve onun soyuna, yana “insan”a düşman olmuş ve kıyamete kadar insanları aldatmak, onları yoldan çıkarmak için Allah’tan mühlet istemiştir. Kurân’a göre Şeytân, insanın en kadîm ve apaçık düşmanıdır.[4] Hz. Adem’in oğullarından Kabil ise kardeşi Habil’i öldürerek ilk kanı dökmüş ve ilk cinayeti işlemiştir.

Buraya kadar İnsanoğlunun yaptığı savaşlardan bahsettik ama bizim bu makalede bahsedeceğimiz savaş, insanlarla insanların yapmış oldukları savaşlar değil, insan yaratılmadan evvel meleklerle cinlerin yapmış oldukları rivayet olunan ve meleklerin komutanlığını henüz Allah’ın huzurundan kovulmamış olan İblis’in yaptığı, çoğu teorik bilgilere dayanan ilk savaştır.

Allah, nurdan melekleri, zulmetten ise cinleri yaratmıştır. Cinlerin babasına “Dümas” ya da “Tarnüs” derlerdi. Melekler, nurdan yaratıldıkları için ibadete başladılar. Cinler, zulmetten (karanlıktan, ateşin siyah kısmından) yaratıldıkları için de küfür, isyan ve tuğyan ettiler. Zamanla çoğaldılar. Allah, bunlara bir “şeriat” (yasa) gönderdi. Tâate ve ibadete çağırdı. Tanüs ve evlâdı itâat edip Allah’a ibadete koyuldular. Bir müddet bu halde devam ettiler.

Aradan 6030 ya da 5020 yıl (Muhyiddîn-i Arâbîye göre ise 4020 yıl) geçti. Bu müddetin sonlarına doğru, inat ve isyâna başladılar. Çünkü ateşin zulmet (karanlık) kısmından yaratılmışlardı. Kibre düşüp ibadeti bıraktılar. Allah, onların büyüklerini çeşitli cezalarla helak etti. Zayıfları, şeriatten ayrılmamıştı. İbadete devam ediyorlardı. Onun için sağ-salim kaldılar.

Allah, kendi cinslerinden “Hülyânis” nâmında birini bunlara vâli tayin edip yeni bir şeriat emretti. İlkin itâat ettilerse de, uzun bir devir geçtikten sonra bunlar da âsî oldular. Allah, bunların da kibre düşenlerini helak edip doğru yolda olanları sağ bıraktı ve bunların başına “Halet” adında bir cinni hâkim etti.

3. bir devir geçti ve onlar, yine doğru yoldan ayrıldılar ve Allah’ın gazabına uğradılar. Sâlihlerden çok az kimse kaldı. Zamanla çoğaldılar. İçlerinde “Hamüs” adlı birisi, en iyileriydi. Onu kendilerine vâli yaptılar. Hamüs, bütün ömrü boyunca “emr-i bil mâruf nehy-i anil münker” (kötülükten sakındırıp iyiliği emretme) ve ilâhî kanunun hükümlerini uyguladı. Ölümünden sonra Cânn’ın kötü evlatları, nimetlere küfredip, isyan ve fesat yolunu tuttular. Allah, onlara da nasihatçiler ve uyarıcılar yolladı. Fakat bu, fayda vermedi. 4. devirde nihayet buldu.

Allah’ın gönderdiği melekler, onların birçoğunu katletti. Geriye kalanlar, adalara, harabelerde saklandılar ve dağıldılar. Bülüğa erişmeyenleri melekler esir ettiler. Onlardan biri de İblis’ti.[16]

Bu olay, Kurtubî Tefsirinde şöyle anlatılıyor;

“Şehr b. Havşeb ve bazı usulcüler der ki: İblis yeryüzünde yaşayan ve meleklerin kendileri ile savaştığı cinlerdendi. Melekler, onu küçükken esir almış, o da meleklerle birlikte ibadet edip durmuş ve meleklerle birlikte ona da hitap edilmiştir.” [17]

Cennet meleklerinin reisi olan Rıdvan: "Yâ Rabbi, bütün gök tabakalarındaki melekler, onun ibadetiyle haz duyuyorlar. Birkaç gün de Cennet’tekiler ondan istifade etseler olmaz mı?" dedi. Allah, onun bu isteğini kabul edip İblis’i Cennet’e aldı.[18] Kendisine cennetlerin muhâfızlığını ve hazinedârlığını verdi.[19] İblis, ibadete devam etti. Arş-ı Âlâ’da yakuttan bir minber üzerinde oturur, meleklerse başucunda nurdan bayrak tutarlardı. Bu vaziyette meleklere vaaz verirdi. Etrafına o kadar melek toplanırdı ki adedini yalnız Allah bilirdi.[18] Onun Cennet’teki lakabı ise Azazil’di.[19]

İbn-i Abbas şöyle diyor: “Yeryüzünde ilk önce cinler yaşarlardı. Onlar, arzda (yeryüzünde) kanlar akıttılar, birbirlerini öldürdüler. Allah, onlara İblis’in komutasında meleklerden askerler gönderdi. İblis ile onun komutası altında bulunanlar, öteki cinlerle savaşarak, onları denizlerdeki adalara ve dağların etrafına sürdüler. Bu zaferi kazandıktan sonra İblis’in kalbinde gurur doğdu ve: “Ben, kimsenin yapmadığı bir iş yaptım” diye övündü. Allah, onun kalbinde doğan bu gururu bildi. İblis’in yanındaki melekler, bunu bilmiyorlardı. Allah, İblis’in yanında bulunanlara: “Ben, yeryüzünde bir halife yaratacağım” dedi. Buna karşılık olarak melekler: “Sen, bizim kendilerini tenkile memur edildiğimiz cinlerin yaptığı gibi orada fesat çıkaracak ve kanlar dökecek biri mi yaratacaksın?” dediler.” [21][22][23]
İblis yeryüzünü bunlardan temizleyince, Allah, yeryüzünün idaresini de ona verdi. İblis, kâh göklerde Allah’a ibadet eder, kâh Cennet’te taatle meşgul olurdu. Ne zaman ki yerlerin ve göklerin idaresi kendisine verildi, benlik sıfatı açığa çıktı ve kendine gurur ve büyüklenme geldi.

Bu haldeyken meleklerden bazıları Levh-i Mahfûz’a baktıklarında, gördüler ki; Allah’a yakın olanlardan birisi, pek yakında Allah’ın gazâbı ve lânetine uğrayıp kovulacak. Derhal İblis’in huzuruna geldiler. İblis, onları üzüntülü görünce sebebini sordu. Melekler, gördüklerini haber verdiler ve bu belânın kendilerinden birine gelmemesi için dua istediler. İblis: "Bu belâ, bize ve size değildir. Ben, o yazıyı senelerdir görüyorum. Kimseye söylemedim." dedi. Onlar, dua etmesi için ısrar ettiler. İblis, el kaldırıp: "Yâ Rabbi! Bunları bu beladan emin kıl!" dedi. Gururundan kendisini söylemedi ve kalbine zerre kadar bir korku da gelmedi. Bunun için sonsuza dek mahrum ve hüsrâna müptelâ oldu. O bela, kendine geldi.[16]
Şahrat’ün-Nâr

Sonuç olarak, kadim zamanlardan beri savaş ve zulüm bu yeryüzünden eksik olmamış. Dün vardı, bugün de var, yarın yine olacak. Mühim olan şey o savaşlar içerisinde zalimin yanında zulmedenlerden mi yoksa zulme uğrayıp mağdur olanlardan mı olduğumuz. 

Allah(cc) düşünerek ve susarak da olsa zalimlerden eylemesin. Çünkü yapılan bir zulme karşı susmak da ateşin dokunmasına sebeptir. 

Ahmet Alp HAN

Kaynaklar

[1] tr.wikipedia.org/wiki/Tarih_öncesi_savaş
[2] www.eokulegitim.com/tarihteki-yapilan-ilk-savas-nedir/
[3] www.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=3767
[4] Yasin Suresi, ayet 60.
[5] Ahmet Saim Kılavuz, "Cân" maddesi, Diyanet İslam Ansiklopedisi, cilt: 7, s.139-140.
[6] İlyas Şanlı, "Kuran’a Göre Şeytân’ın İnsanı Aldatma Yöntemleri" (lisans tezi), Ankara Üniversitesi, Temel İslam Bilimleri, Tefsir Anabilim Dalı, Ankara 2006, s.71.
[7] el-Hicr 15/27; er-Rahmân 55/15.
[8] er-Rahmân 55/56, 74.
[9] en-Neml 27/10; el-Kasas 28/31.
[10] Müslim, “Zühd”, 60
[11] Müsned, I, 348.
[12] Tekvîn, 3
[13] el-A’râf 7/11-12.
[14] el-Bakara 2/30.
[15] gizliilimler.tr.gg/Semum.htm
[16] Muinüddin Muhammed Emin Hirevi, "Mearıcu’n Nübüvve" (Altıparmak Peygamberler Tarihi), çev. Muhammed Altıparmak, Berekat Yayınevi, İstanbul 1978.
[17] www.sorusorcevapbul.com/soru-cevap/seytan-ve-cinler/iblis-cinlerden-oldugu-halde-neden-meleklere-gelen-secde-emrine-dahil-olmustur
[18] www.arastiralim.net/ilk/melekler-insanlarin-yeryuzunde-fesat-cikaracagini-nasil-biliyordu.html
[19] Ahmet Cemil Akıncı, "Cinler Âlemi", Ailem, İstanbul 2008, ISBN: 978-975-45-270-1, s.51-60.
[20] Elmalılı Tefsiri, Bakara Suresi, ayet 30.
[21] Taberi, "Tefsir", I, 195-214; "Tarih", I/1, 107-112;
[22] www.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=1765
[23] www.sorusorcevapbul.com/soru-cevap/melekler/cinler-insanlardan-once-mi-yaratildi/
[24] Uzun Firdevsî, "دعوت نامه"

Yorum Gönder

0 Yorumlar